Sütlü kahve!

Öğrenci evlerindeki şu elektrikli ocaklardan bezdim! Hiç alışılacak bir alet değil. Çünkü yani belki de benim şansıma veya tam öğrenemedim mi noolduysa işte kullandıklarımın hepsi ısıtma anlamında farklı farklıydı ; dokuza getiriyorsun yakıyor ,dörde indiriyorsun donup kalıyor, yediye çıkarıyorsun mayışıp duruyor..bekle bekle ki yemek pişer de yersin! Hele kahve tam bir işkence..gözünü sevdiğimin gazlı ocağım on günü de geçti özledim valahi😳 şu aletin yüzünden bu karda kışta çıkıp kahve makinesi alacam , alayım , diyorum ama öğrenci de kahve sevmiyor..çay tabiki evet çaysız gün geçmez.. kahve bir defa öğleden sonra..bugün ocağın boş kalan tarafını şaşırtayım da kapanmasın diye bir cezve de süt koydum…bilmiyorum ya şaşırdı ya da o bana alıştı😬


ne , dedi ki…

ve Tanrı, aldanan, lakin aldatmayı bilmeyen,

kötülükten bihaber, onca aldanış, kırılmışlıklarıyla,

üstelik nefret etraflarında fırıl fırıl da dönerken, her şeye rağmen
içlerinde o alabildiğine örselenmiş saf umutlarını,

yıpranmış itimad duygularını yitirmeyen kâmil safsalakları severdi.

Onca darbeye, yaraya, kırılışa karşı, hâlâ ayakta kalışları ve hâlâ, hayatın acısına tatlısına, kederine hüznüne, sevincine aynı içtenlikle tebessüm edebiliyor, hâlâ insan ve yüreğinin varlığına inanışlarını o taptaze hâliyle sürdürüyor oluşlarının nedeni buydu.
Ne olursa olsun onlar aslâ kaybetmeyecek olanlardı..

Çini boyamayı kolay mı sandın!?

Değil. Hem de yıllardır hunharca rulo fırça , obje ve akrilik boya kullanan biri için hiç kolay değil..

bi kere boya toprak boyası ; bol su ile özgür ve doğal hareket ediyor..

zemin ; bisküit denen yine topraktan elde edilmiş doğal yüzey

desenler ince ince ,

fırça ; at kılı veya kurt kılı ile yapılmış, özel kesilmiş ucu ile yine özel bir tutuş istiyor…

objenin üzerini çizmek onu tahirlemek konusu ise tam bir ustalık işi, neyseki şimdi hocalar hazır çizip önümüze koyuyorlar!

her şey bunlarla da bitmiyor tabiki çizim ve boyama bitince boyanın taştığı , hata yaptığınız yerler , silerek veya kazıma yöntemi ile temizlenip sırlanmaya ordan da fırınlamaya…

sırlamak , fırınlamak yine ayrı bir ustalık ve özen işi…

velhasıl minicik bir kase bile olsa oluşumu sağlam bir sabır gerektiriyor…

Çini boyamak nasıl bir şey deseler sabır işi derim..

Zaten de çininin geçmişine baktığımızda, bin yıldır , en iyi çinileri yaşatırken sabrımızın ne kutsal , ne kadar büyük olduğunu dünyaya göstermişiz..

bu kursun sonunda evdeki porselen veya seramik olan her şeye daha çok sevgiyle bakıp yaklaşacağım kesin! 😀

22.01.2022 Ankara/Kızılay

Özlüyorum çok…her bişey mi hatırlatır ,

anıları yaşatır..dün gibi….

yüklendikçe de yüklenir insanın omzuna….özlemek…!?
hele de birini kendi kendine, kendince , derince, özlemek, hani bir platonik aştan da beter şekilde, yani bence , sanırım ki. ; bu

dünyanın en tuhaf,

bol acılı ,

çok anlamsız,

bazen trajik ,

bazen gülümseten , dile getirmekten de imtina edilen duygusu..

özlem…

canım babam…!

Ankara,

bir kartpostalın, bir fotoğrafın arkasına atılmış gün,saat ve yer bildiren küçük bir not , yolculuk , aranıp sorulmak , dikkatli ve düzenli olmak..hep sen…

metroda üniversiteli bir genç izin alarak bir türkü okudu ;

Aramıza girmiş , dağlar denizler.. gelemem diyorum of off sen gel diyorsun…kar yağmış yollara örtülmüş izler..bulamam diyorum öff öff sen bul diyorsun.!

Hele şurası daha da fena vuruyor delikanlının titrek ama gür sesinden ;

Sanma bu sevgimiz
Sence yaygara
Ne dertler bıraktın öf öf
Hep sıra sıra
Sen yoksun ya böyle
Issız Ankara
Sensiz Ankara
Duramam diyorum öf öf
Sen dur diyorsun…

Bitirdi, teşekkür etti…öğrenciyim yardım ederseniz çok sevinirim dedi utanarak,gitar kılıfının cebini boş çevirmedi insanlar şükür…insanlık da ölmemiş babam da diye düşünürken göz göze geldik, gözlerinde seni gördüm babam ,

kimsesiz sahipsiz , bi başına ,

başarıyla bitirdiğin , anlatmaktan gurur duyduğun Ankara günlerini hatırladım…

da dilime takıldı ; sen yoksun ya böyle ıssız Ankara , sessiz ben….

Tios olmuş Filyos!

Yıllardır koskoca bir krallığın dibinde yüzüp mangal yapmışız da haberimiz yokmuş! Şimdi şu karşıda görünen kale içindeki kraliçe Amastris’e ne desem boş.. belki de özür dilemeliyiz kentinin yarısından çoğunu betona dönüştürdüğümüz için..!

Filyos’u , bu kazıda bulunan krallığı ve daha fazlasını okumak istersen burdan 👇

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/591562

Yağmur rahmet,kar berekettir!

Bir gazete başlık atmış ; “ beyaz kabus geliyor..!”
tabiki dışarda fiziksel güçle çalışanlara Allah kolaylık versin yoğun karda işleri oldukça zor,

Yine de böyle görmemeli …. kar nimettir, toprağın bereketidir , sudur..dünya seslerini örten sessizliği huzurdur..temizlik örtüsüdür… saflık, duruluktur, insanın yüzünü , içini , hüznünü gülümseten eşsiz manzaradır…

Şükür bizden esirgemeyene…

Kuzeyi sevenler!? 🙋🏻‍♀️

sen ben değil bazı çiçekler de kuzeyi seviyor..! Yanikim evin kuzey cephesini😃

Kuzey cephesi olsun da isterse karanlık olsun, bu çiçekler kuzeyde daha mutlu

örneğin ; orkide , sıklamen , sukulent türleri , cam güzeli

Ölmek üzere olan dikenler tacı çiçeği ve mor kadife çiçeğimi kuzey cephedeki pencere önüne alınca bu iş tecrübeyle sabitlenmiş oldu.. saygılar….🪴💚

Bir türküyle uyanmak..

Özlemler , vedasızlıklar mı çoğalıyor ne oluyorsa , “nerden çıktı bu şimdi.!” düşüncesiyle beraber bir türkü mırıldanırsın sabahın köründe..!? Bu sabah da bu türkü…
Babamı çok özlüyorum. Bazen öyle arıyorum öyle çok anıyorum ki ,

bu sanki ,

içimde derin bi yerde ,

bütün gün hasta eden gerçek bir yaraya dönüşüyor..

merhemsiz bir yara ,

sızısı , hiç geçmeyen…geçmeyecek olan bir ağrı…..

tek avuntu , tek nefes aldıran o anda okunan ezan sesi ve dua…ve biliyorum ki ;

“….Şüphesiz Allah sabredenlerin yanındadır.”

hamdolsun.

Kokina değil gıcira

Teyzem öyle dedi..

Hani bu ara çok var çiçekçilerde , yılbaşı çiçeği diye ; kırmızı pıtırcıklı , dikenli demetler!? İşte öyle bi çiçek yok arkadaşlar..onu bildiğin elde yapıyorlar…dağlarda ,Aralık ayında , kırmızı meyveli bi diken var, Karadenizde ismi kokina , gıcira veya gıcır…onun olduğu yerde , hemen dibinde gibi ,biten başka bi yapraklı diken daha var bu ikisinin birleşimi ile yılbaşı çiçeği demetleri yapılıyor..aldığınızda kırmızı tohumlara bakın , iple bağlandığını görürsünüz..hani kimin aklına gelmiş bilmiyorum ama seviyorum ben bu sene demeti 25₺ olmuş…tabiki kendi demetimi kendim yaptım! Ha bi de bi rivayete göre bu kırmızı tohumlar eğer solup çürümeden yaza çıkarsa dilekler kabul olurmuş! İnşallah diyelim.. dileklerle duayla dönmüyor mu dünya!?