Güyâ bu rüyâ ya Vapuru kaçırıyormuşum Düşüyormuşum kuyuya Gülüyormuşum gülebiliyormuşum Sırt sırta üst üste alta alta Meleklerin sütünü emiyormuşum Dünyaya düşüyormuşum aslında Vaveylayla sırayla Bardaktan boşalırcasına yağıyormuşum Sövüyormuşum anasına avradına Surat asanların sabah sabah Bulamıyormuşum nabzımı Tırabzanlardan aşağı kayıyormuşum hızla Bin türlü savsataya inanıyormuşum Oysa karnım tokmuş palavraya Tek kuruşum yokmuş cebimde Bozuntuya vermiyormuşum Bir varmışım Bir yokmuşum Muştayla dişlerini döküyormuşum serserilerin Maşrapayla kanlarını içiyormuşum bakirelerin Pîrin pâk elini öpüyormuşum kirli dudaklarımla Öncesinde sonrasında bütün ihanetlerin Kâh orada Kâh burada Çat kapı arkasında Vicdan rahatlığıyla İşiyormuşum toprağa Geride bırakıyormuşum tüm olup bitenleri Bir bir sayıp döküyormuşum içimdekileri Kiril alfabesi gibi imiş el yazım Yüzümden okunuyormuş anlatamadıklarım Damağımda kalmış tadı yarım bırakılmış izmaritlerin Küllerin arasında bulup getirilen gazete küpürleri gibi Bulup getiriyormuşum seni Tamamlıyormuşuz birbirimizi Eksik kalan hikayemizi Orasından burasından Yeni baştan yazıyormuşuz Kambur bir Tanrı birbirimizin kaburgasından Yaratıyormuş ikimizi Habersizmiş bütün memurlar varlığımızdan Acelesi varmış gibi insanlar Geçip gidyorlarmış yanıbaşımızdan Boşluğu telaşla yarıyorlarmış Duymuyorlarmış sesimizi Saçlarımızın rüzgârda nasıl savrulduğunu görmüyorlarmış Ayak izlerimizin birbirine karıştığını çamurlu yollarda Birbirimize düşe kalka yol almaya çalıştığımızı Çalışmamışız dersimize Gerisin geri akıyormuş bütün nehirler Yarın tahtaya kaldırılacakmışız Zayıf alacakmışız bütün öğretmenlerden Sınıfta kalacakmışım Kırılacakmış kamışım Birbirine çarpa çarpa kırıyormuşuz kalplerimizi
Uyuyor muşum mışıl mışıl Işıl ışılmış sokaklar
Okan Süha Yıldırım
“Güyâ” hakkında 1 yorum
güya
sefer tasını almışım
içine neler doldurmuşum.
giderken zaman geriye ben hep bir adım ileriye
masal bu ya ;
küçükken bana hiç masal anlatmazlardı.masal nasıl bişey diye hep merak ederdim.iki nesil arası sırat köprüsünde adımlarımı atardım.düşecek miyim diye hiç korkmazdım.
masal bu ya;
daha küçüktüm.renkleri hiç tanımazdım.o anlatırdı ben dinlerdim.acaba bu mu masal diye sorardım.susardı
gözlerinin içine bakar ellerinin içini gösterirdi.romandı onun anlatışı ama ben masalı bile bilmiyordum ki!
susardım.roman nedir diye bile soramazdım.
bildiğimi bilmediğini bilmekten geçermiş.bir de kahramanları olurmuş.dev yaratıklar pamukdan arabalar istiklal caddesinde yürüyen kalabalıklar beyoğlunun gece yansıyan ışıklarında modada yürüyen serseri mayınlar.önceden top atışıyla uyanırlarmış.gurbete gelen her yolcu ilk önce gözlerini açar sevdaya dalarmış.
masal bu ya ;
ben aşık olmuşum
sevdaya kurşun saplamış onu öldürmüşüm.
güya
sefer tasını almışım
içine neler doldurmuşum.
giderken zaman geriye ben hep bir adım ileriye
masal bu ya ;
küçükken bana hiç masal anlatmazlardı.masal nasıl bişey diye hep merak ederdim.iki nesil arası sırat köprüsünde adımlarımı atardım.düşecek miyim diye hiç korkmazdım.
masal bu ya;
daha küçüktüm.renkleri hiç tanımazdım.o anlatırdı ben dinlerdim.acaba bu mu masal diye sorardım.susardı
gözlerinin içine bakar ellerinin içini gösterirdi.romandı onun anlatışı ama ben masalı bile bilmiyordum ki!
susardım.roman nedir diye bile soramazdım.
masal bu ya ;
gece yorganıma sarılırdım.hayallerimi kocaman odama asar;
-sonra penceremi açar geceye sarardım.
nasıl bir masal bu ya;
bildiğimi bilmediğini bilmekten geçermiş.bir de kahramanları olurmuş.dev yaratıklar pamukdan arabalar istiklal caddesinde yürüyen kalabalıklar beyoğlunun gece yansıyan ışıklarında modada yürüyen serseri mayınlar.önceden top atışıyla uyanırlarmış.gurbete gelen her yolcu ilk önce gözlerini açar sevdaya dalarmış.
masal bu ya ;
ben aşık olmuşum
sevdaya kurşun saplamış onu öldürmüşüm.
güya
uyuyormuş aslında o
ben masal anlatmışım